İSİG, her sene olduğu gibi bu sene de iş cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre bir sene içerisinde en az 1736 işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerden 115’i kadın 1721’i erkek, 29’u 15 yaş altında olmak üzere 67’si çocuk işçi, çoğunluğu Suriyeli ve Afganistanlı olmak üzere 112’si göçmen-mülteci işçi. 181 işçi İstanbul’da hayatını kaybederken, 74’ü İzmir’de, 72’si Antalya’da, 71’i Kocaeli’de, 66’sı Bursa’da, 56 işçi de Ankara’da yaşamını yitirdi.
Hayatını kaybeden işçilerin 442’si tarım, 336’sı inşaat, 234’ü taşımacılık, 105’i belediye, 104’ü ticaret-büro, 70’i metal, 63’ü madencilik ve 50’si enerji sektöründe çalışıyordu. Ölüm nedenlerinin 392’si trafik ve servis kazası, 285’i ezilme ve göçük, 259’u yüksekten düşme, 202’si ise kalp krizi ve beyin kanaması olarak gerçekleşti.
İSİG, raporu açıklamak ve acil talepleri duyurmak için Süreyya Operası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamanın öncesinde söz alan DİSK Örgütlenme Sekreteri Kanber Saygılı, “İş cinyatlerine, meslek hastalıklarına karşı mücadele yürütüyoruz. Bunu neticesinde iş cinayetlerini görünür kılmayı başardık ancak patronlar hala işçi sağlığı, iş güvenliği sorununu maliyeti arttıran, gereksiz masraf olarak görmeke devam ediyor. Hükümet de bu tavır karşısında sessiz. Bu zamana kadar bu cinayetlerin sorumlusu olan patronlar yargılanmamıştır” dedi.
“İntiharlar da iş kazası kapsamına alınmalı”
Üsküdar Belediyesi’nde işten çıkarılan işçilerden Ercan Yılmaz da “Bir arkadaşımız intihar etti iş bulamadığı için. Bu ülkeyi yönetenler, intiharları da iş kazası kapsamına almalı. Patronlar, karlarından çok az vazgeçerlerse ölümler gerçekten çok azalacak. Siyasetçiler sermayeye göre yasaları yapıyorlar. İnsanlar sadece kullanılan makineler gibi görülüyor. Banane demeden, hepimiz bir işin kenarından tutmalıyız. Eğer işçi olduğumuzu bilip gücümüzü ortaya koyarsak, başarımız çok kısa zamanda gelecektir” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Onur Deniz, İSİG adına basın açıklamasını okudu. Açıklamada devletin iş cinayetlerini önlemek için hiçbir adım atmadığına değinilirken, işçilerin gün geçtikçe çalışma koşullarının daha da kötüleştiği belirtildi.
Soma, Torunlar, Ermenek, İstanbul Havalimanı’nda işçi katliamlarının yaşandığı örnek gösterilirken, iş yerlerinde yaşananlar bir savaşa benzetildi.
İSİG, iş cinayetlerine karşı yapılması gerekenleri ve acil talepleri şöyle sıraladı:
1- Ölen işçilerin yüzde 98’i sendika üyesi değildir. Yani sendikasız çalışmak ölüm demektir. İş cinayetlerinin önlenmesi, sağlıklı ve güvenli çalışmanın ön koşulu işçi katılımıdır. İşçiler ancak sendikalaşarak bunu sağlayabilir. Ülkemizde sendikaya üye olan işçiler işten atılıyor, sermaye iş yerlerinde sendika istemiyor ya da istediği sendikayı getiriyor. Devlet daha da ileri giderek sendikaların yapacağı basın açıklamalarını, toplantıları, grevleri yani toplu pazarlık hakkını yasaklıyor. Bu noktada iş yeri İSİG kurulları, çalışan temsilciliği ve genel olarak sendikal örgütlenme üzerindeki baskılar sona erdirilmelidir. Grev yasaklarına son verilmelidir.
2- İş yerlerinde işçilere keyfi bir biçimde iş tanımı dışında işler yapıtırılıyor. Çalışma saatleri günde 10-12 saate ulaşıyor. Mesai ücretleri, izin hakları verilmiyor. Özellikle taşeron işçiler bu koşullarda çalışırken şimdi taşerona rahmet okutacak kiralık işçilik gibi kölelik uygulamaları getiriliyor. Özelde veya kamuda tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmelidir.
3- İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmıyor. Yargılananlar ise çoğunlukla günah keçisi haline getirilen iş güvenliği uzmanlarıdır. Yine mahkemeler iş cinayetlerini cezalandırmıyor, faillere 24 taksitli para cezası vererek serbest bırakıyor. İş cinayetlerinin sorumluları yargılanmalıdır.